28 Mayıs 2014 Çarşamba

Yalnız...

Bi şeyler eksik hep. Çok yalnız hissediyorum bu aralar yalnız olmamama rağmen. O küçük bi şey var ya hani ne oldugunu kavrayamadığımız o eksik işte. Aslında çok sosyalim geziyorum eğleniyorum içiyorum denize giriyorum bisiklet sürüyorum kitap okuyorum hatta yeni ortamlara girip yeni kişilerle tanışıyorum hiç yalnız kalamıyorum hatta ve hatta 3 haftalik bir de sevgilim var İstanbulda, ama yalnızım işte bir garip yalnızım. Hüzünlü şiirler okuyacak havalardayım hep, bir türlü güneşi doğuramadım aslında doğsunda istemiyorum yalnızım hüzünlüyüm ama mutluyum da. Çok fazla ama lar var hayatımda amalar keşkeler umarımlar heryerdeler. Arada bir yazılara sığınıyorum yazıyorum içimi döküyorum az da olsa bir iki günlük rahatlıyorum sonra tekrar baştan. Hep bir şeyler yiyorum hep aç ve susamış hissediyorum. Hayatımda çok dolu boşluğum çok az ama yalnız hissediyorum. Teşekkür edecek ve kahve içecek kimse yok. Müzik listem bile bambaşka oldu son 1 ayda, artık sözsüz şeyler dinliyorum böyle daha çok uyurken dinlediğimiz şeyler zaten hep bir uyuma havasındayım. Yalnızım. Ekmek kokusu alıyorum evimi hatırlıyorum ara ara sadece düşsel ve hissel olarak ama orada da hep bir hüzün var. Benden hiç bir şey olmayacağını düşünen anne baba ki aslında haklılar, kavgalı olduğumuz kardeslerim ve beni çok seven ama benim sevmediğim yakın akrabalar. Ekmek kokusu bile zıkkım bana bu ara. Arkadaşlarım var ailem var sevgilim var okulum var. Ama ama bi şeyler eksik bi şey yok hayatımda bir garip eksiklik var. Arkadaşlarımı sevgilimi fazla kıskanır oldum bu ara diğerlerini ise fazlaca takmaz fazlaca umursamaz kendime bile gamsız. Ev arıyorum çıkmak için isteksiz ama yurtta kalmamak için de artık fazla istekli. Ayağıma gelsin istiyorum artık bazı şeyler. Yoruldum aslında yoruldum ve yalnızım. Fazla ikilemlerde kalıyorum artık , kendi düşüncelerimi üretemiyo gibiyim sap gibiyim aslında. Fazla ağır geliyo omuzlarımın üstündeki, sanki bütün atlas benim omuzlarımda sanki bütün ağlarken yazılmış şiirler benim omuzlarımda ağır çok ağır. Yaşlı hissediyorum haftada bir hastaneye kaldırılıyor gibi sonra ölmek için sokağa salınır gibi. Kalp ağrılarım var göz ağrılarım var. Yanlış anlaşılmalarım var. Hani soğuk ve yağmurlu güz günleri olur yaaa herşey ama herşeyin rengi  bir kaç ton kara gelir. Her yer gri gibi hissedersin. İşte her yer gri bende bu ara herkes gri. Fazla gri ve fazla yalnız. Geceleri uyuyamıyor sabahlarıysa uyanamıyorum kahvaltı saatlerini kaçırıyorum tatsız ve gergin kahvaltıları. Yurt görevlisi abla kızıyor bazen takmîyorum gülüyor geçiyorum. Bazen kendimi tam olduğuma dair inandırmaya çalışıyorum belki bir iki saat ama sonrası eksik tekrar eksik. Ruhsuz geziyorum ruhsuz okuyorum ruhsuz  yaşıyorum ruhsuz muhabbet ediyorum insanları sıkıyorum insanları ruhsuzlaştırıyorum. Benden kaçıyorlar e haklılar da acıtıyorum yüzlerine vuruyorum yerlere çalıyorum her kişiliklerini her yüzlerini her birilerini. Sonra aslında ben paramparçayim. Yalnızım. Sınırını çizdiğim hep kendi çizgimden içeri aldığım insanlar fikirler eşyalar başkalarının oluyorlar. İtiraz etmeye bile yalnızım. Aslında gerçeğiyse onlar benim hiç olmadılar belkide. Eksik fazla eksik gri fazla gri yalnız hemde cok fazla yalnızım. Teşekkür ederim bunlar için yalnız bir teşekkür işte.