28 Mayıs 2014 Çarşamba

Yalnız...

Bi şeyler eksik hep. Çok yalnız hissediyorum bu aralar yalnız olmamama rağmen. O küçük bi şey var ya hani ne oldugunu kavrayamadığımız o eksik işte. Aslında çok sosyalim geziyorum eğleniyorum içiyorum denize giriyorum bisiklet sürüyorum kitap okuyorum hatta yeni ortamlara girip yeni kişilerle tanışıyorum hiç yalnız kalamıyorum hatta ve hatta 3 haftalik bir de sevgilim var İstanbulda, ama yalnızım işte bir garip yalnızım. Hüzünlü şiirler okuyacak havalardayım hep, bir türlü güneşi doğuramadım aslında doğsunda istemiyorum yalnızım hüzünlüyüm ama mutluyum da. Çok fazla ama lar var hayatımda amalar keşkeler umarımlar heryerdeler. Arada bir yazılara sığınıyorum yazıyorum içimi döküyorum az da olsa bir iki günlük rahatlıyorum sonra tekrar baştan. Hep bir şeyler yiyorum hep aç ve susamış hissediyorum. Hayatımda çok dolu boşluğum çok az ama yalnız hissediyorum. Teşekkür edecek ve kahve içecek kimse yok. Müzik listem bile bambaşka oldu son 1 ayda, artık sözsüz şeyler dinliyorum böyle daha çok uyurken dinlediğimiz şeyler zaten hep bir uyuma havasındayım. Yalnızım. Ekmek kokusu alıyorum evimi hatırlıyorum ara ara sadece düşsel ve hissel olarak ama orada da hep bir hüzün var. Benden hiç bir şey olmayacağını düşünen anne baba ki aslında haklılar, kavgalı olduğumuz kardeslerim ve beni çok seven ama benim sevmediğim yakın akrabalar. Ekmek kokusu bile zıkkım bana bu ara. Arkadaşlarım var ailem var sevgilim var okulum var. Ama ama bi şeyler eksik bi şey yok hayatımda bir garip eksiklik var. Arkadaşlarımı sevgilimi fazla kıskanır oldum bu ara diğerlerini ise fazlaca takmaz fazlaca umursamaz kendime bile gamsız. Ev arıyorum çıkmak için isteksiz ama yurtta kalmamak için de artık fazla istekli. Ayağıma gelsin istiyorum artık bazı şeyler. Yoruldum aslında yoruldum ve yalnızım. Fazla ikilemlerde kalıyorum artık , kendi düşüncelerimi üretemiyo gibiyim sap gibiyim aslında. Fazla ağır geliyo omuzlarımın üstündeki, sanki bütün atlas benim omuzlarımda sanki bütün ağlarken yazılmış şiirler benim omuzlarımda ağır çok ağır. Yaşlı hissediyorum haftada bir hastaneye kaldırılıyor gibi sonra ölmek için sokağa salınır gibi. Kalp ağrılarım var göz ağrılarım var. Yanlış anlaşılmalarım var. Hani soğuk ve yağmurlu güz günleri olur yaaa herşey ama herşeyin rengi  bir kaç ton kara gelir. Her yer gri gibi hissedersin. İşte her yer gri bende bu ara herkes gri. Fazla gri ve fazla yalnız. Geceleri uyuyamıyor sabahlarıysa uyanamıyorum kahvaltı saatlerini kaçırıyorum tatsız ve gergin kahvaltıları. Yurt görevlisi abla kızıyor bazen takmîyorum gülüyor geçiyorum. Bazen kendimi tam olduğuma dair inandırmaya çalışıyorum belki bir iki saat ama sonrası eksik tekrar eksik. Ruhsuz geziyorum ruhsuz okuyorum ruhsuz  yaşıyorum ruhsuz muhabbet ediyorum insanları sıkıyorum insanları ruhsuzlaştırıyorum. Benden kaçıyorlar e haklılar da acıtıyorum yüzlerine vuruyorum yerlere çalıyorum her kişiliklerini her yüzlerini her birilerini. Sonra aslında ben paramparçayim. Yalnızım. Sınırını çizdiğim hep kendi çizgimden içeri aldığım insanlar fikirler eşyalar başkalarının oluyorlar. İtiraz etmeye bile yalnızım. Aslında gerçeğiyse onlar benim hiç olmadılar belkide. Eksik fazla eksik gri fazla gri yalnız hemde cok fazla yalnızım. Teşekkür ederim bunlar için yalnız bir teşekkür işte.

15 Nisan 2014 Salı

Salak Gönlümün Salak Maceraları PART 3

     Yıllardan ve yıllardan sonra vizeleri bitmiş bir şekilde karşınızdayım tekrar. Aşırı sıkıcı olan 3 hafta geçirdim. Pöfff yani.
     Nerde kalmıştık...
keşke partideki gogoboylar da böyle
olsaydı :(
     İşte bizim çocukla bütün geceyi geçirdim dans ederek öpüşerek yiyişerek biliyosunuz o işleri zaten. Saat sabahın dördü olmuş biz hala pistteyiz ama nasıl bir yorgunluktur anlatamam. Zaten partinin yarısı kolisini yapmış ve ayrılmıştı partiden. Biz de kalktık toplandık çıktık yola efenim.Yanımıza beş kişi daha gelmiş böyle lubun grubu olarak ilerliyoruz Alsancak sokaklarında. Bu grubun içinde daha önce benimkini öpen şu benim okuldan olan çocukta var ve hala tek amacı çocuğu benden çalmak ama yedirtmedim tabi ki de. Devamlı benimkine yaklaşıp duruyo ama hep aralarına girip fırsat vermiyorum bende. Bir yerden sonra o kafayla kaldıramadım ve bende bıraktım aman nolursa olsun kaparsa kapsın dedim çünkü acayip yorgundum. Bu defa da benim ki buna pas vermiyo devamlı kolumda yapışık duruyo bana adeta.
     Partide bütün paramızı harcadığımız için metroya talim istasyon kapısına dayandık. Sabahın dört buçuğu tabi ki de kapılar kapalı. Biz de yedi lubun gidip bi pastaneye oturduk saatin gelmesini bekliyoruz. Muhabbet şakalar hareketler filan tam bi gay grubuyuz yani aşırı belliyiz :D Bu sırada oturduğumuz yerde başka insanlarda var ve geneli bizim partiden çıkan gaycikler. Mekan sahibinin nasıl hissettiğini gerçekten şu an merak ediyorum. Düşünsenize pastanenize bi anda onlarca gay doluşuyo. Ehh işte orda oturan herifin teki masalara laf atıp duruyodu homofobik homofobik. "Burda ne işiniz var, hadi bize gidelim, sizin gibi insanları bilmem napmalı" diyerekten. Oturduğumuz yerden kovulduk gibi bi şey oldu zaten o öküzün dediklerini duymamak için çıktık ordan ve başka bi mekana geçtik. Orada bizimkiler bi şeyler atıştırırken bende nasıl olduysa kankimin çantasının üstüne başımı koyup uyumuşum sızmışım. Bi ara ismimi duydum ve gözlerimi açtım ne görsem iyidir. Bu benimki başını benim karnıma koymuş elinide bacağıma sarmış uyumuş gruptaki herkeste sinsi sinsi bıyık altı gülerek bizi izliyo hemde. Benden çalmaya çalışan çocuksa en sona oturmuş ve arkasını bize dönmüş. Ahh o nasıl bir ego kabarmasıdır ahahah :D Ben biraz hareket edince bu benimkide kalktı hemen. Baktık saat gelmiş hem metro hem otobüs seferleri başlamış ver elini metro istasyonuna tekrar. Ama bu defa da gıcık oldu yaa diğer çocuk ben otobüsle gidicem diye tutturdu. Bizde git dedik ne diyelim. Böyle olunca o ve arkadaşları bizden ayrılıp otobüse bindiler. Bizde metroyla gittik.
rakibim ve ben (temsili) :D
     İşte böyle de bir gece geçirdim ve bir çocuk için bunları yaptım. Sonuç mu tamamen hüsran. O gecenin ardından iki hafta boyunca çocuğu tanımaya çalıştım ve hayatıma sokacağım kadar değerli birisi olmadığını anladım. Tamam fizik olarak yakışıklılık olarak falan çok iyi ama hani bazı insanlar vardır konuşmaya başladığı anda bitirirsiniz onları. İşte tam da o tiplerdendi. Karakter olarak kötü birisi asla diyemem ama öyle herkesin kaldırabileceği daha doğrusu tahammül edebileceği bi tip değildi. Kendini dünyanın merkezinde sanan, hep kendi istediğinin olması gerektiğini düşünen, konuşurken karşıdakini hiç düşünmeyen, kendisinin haksız olduğunu bilse dahi kendini haklı göstermeye çalışan bi tipti. Yüzlerce örnek olsa da küçük bi örnek vermek istiyorum nasıl birisi olduğunu anlamanız için. Benim sağ dizimde bir sorun var ve incittim iki hafta kadar önce hem de fena şekilde, ayrıca şu lanet yirmilik dişlerden de çıkartıyodum tam o sıra ve ağzım şişlikten dolayı kitlenmişti çenem açılmıyodu yani. Bende doktora gittim iki gün boyunca hem dizim hem dişim için allam röntgenler testler yok bilmem neler filan falan hastane işleri malumunuz. Üçüncü gün ise doktorcağızlarım hem dişim hem de dizim için ameliyata karar verdiler. Bunu o anki durumumun ciddiyetini anlayın diye diyorum. Bu olaylar üç dört gün içinde oldu ve bu süre zarfında çocukla hiç konuşmadım. Beşinci gün mesaj attı ve buluştuk. Bana darılmış hiç mesaj atmadığım için beni seviyomuş niye ona böyle yapıyomuşum muhabbeti yaptı bana. Bende ona doktorların kararlarından filan bahsettim. Bana dönüp ne dese beğenirsiniz. Aynen şöyle: Hep kendini haklı çıkartacak bahaneler buluyosun zaten ben ne haldeyim biliyo musun? Bende grip oldum sen hiç beni sordun mu? Sabah akşam şurup içiyorum, diyo.
yine adam gibi birisini bulamadım -.-
     Karakterini de hiç sevmedim zaten. Bütün hayat felsefesini gay olmak üstüne kurmuş gibi. Her yerde her şeyde gayliğini öne çıkaran birisiydi. Düşünsenize bi pantolon beğenmişsiniz alcaksınız onun da yorumunu soruyosunuz ve yorumu şu "gayler bundan giymez" manyak ne alaka gayler şunu giyer bunu giymez diye bir şey mi var. Bi mekana giriyosunuz yemek yemek için çiğ köfte istiyosunuz bunun üzerine yanınızda ki iğrenç sesler çıkartıp "onu doğulular yer gayler yemez" diyo. Yani anlayacağınız malın tekiydi o kadar boşuna uğraşmışım offf offf.
     Ben bunu postaladım geçen günlerden birinde bu da iki gün içinde sevgili yapmış hemde benimle aynı isimde ahahah. Sevgilisiyle nereye gitseler check-in yapıp duruyo ve yorum ekliyo sevgilimle şurda şunu yapıyoz şurda şunu yiyoz şurda yiyişiyoz sevişiyoz filan diye. Asıl konuya geleyim sevgilisinide daha önceden görmüşlüğüm vardı. Geçen gay club da takılıyoruz dans ediyoruz falan baktım tam önümde dans ediyo sevgilisi. Kendisi nerde bilmem. Beş dakka sonra ise check-in yaptı başka bi mekanda e altında da yorum sevgilimle sevişiyoruz diye. Tabi beni bir gülme aldı sevgilisi benim yanımda ama böyle bi check-in yapıyo kendisi. Bizimkilere anlatınca bizimkilerde gülmeye başladı filan muhabbet yürüdü gitti. Bizimkilerden biri mi bir başkasımı bilmiyorum birisi yapılan check-ini buna göstermiş bu da apar topar kalkıp gitmiş. Sonrasında neler oldu bilmiyorum.
     Şu aralar hayatımda bir başkası var tanıma kısmını filan geçtiğim kendime uygun gördüğüm ama pas bulamadığım birisi maalesef ki. Aslında pas bulamadığım değil de nasıl desem oyalandığımı hissettiğim bi durum içerisindeyim. Daha fazla spoiler vermeyeyim ilerki günlerde anlatırım ne de olsa. :D Bu ara hayatım çok zengin zaten :D Okuduğum üniversitede lgbt grubu kurulması için girişimlerim var rektörlükle azcık takışsakta başarcaz onu da ayrı bi postta anlatırım. Haa bir de okulumda ki transtan bahsedeceğim bi ara size sadece iki yan sınıfımda ve onunla kanki olma yolunda ilerliyorum :D Daha neler neler var :D
     Ayın 16sında ki bu yarın oluyor İstanbula şu ilgilendiğim kişini yanına gidiyorum :p Bir blogger buluşmasına da katılıcam allam nasıl heycanlıyım var yaa ilk defa katılıcam diye +Barnabas Anjelique cim saolsun beni haberdar etti. Heyecanla bekliyorum. Acaba ilk blogger buluşmam nasıl geççek hoff :/
     Haydi kendinize iyi bakın yakın zamanda yazcam bu defa çok ara vermicem :*

18 Mart 2014 Salı

Salak Gönlümün Salak Maceraları PART 2

     İşte geldim tekrar. Nerde kalmıştım, hemen devam edeyim.

ayyyy bu hale nasıl geldim bilmiyorum cidden
     Çocuğu barda görünce kafama koydum bu çocuk benim olacak diye. Gel zaman git zaman uğraşırken kulağıma bi parti olacağı geldi. Ama öyle pek üstünde durmadım her zaman ki partilerden biridir diyerek. Hayır böyle konuştuğuma bakmayın daha önce de hiç gitmedim öyle gay tanışma buluşma partilerine filan. Bu parti olayını duyduktan bi kaç gün sonra bu buluşup tanıştığım çocuk mesaj attı. Ben ve kankim partiye gidiyoruz sende bizimle gel diye. Anında cevabı çaktım tabi ben de kankimi alıp gelcem diye.
     Parti günü geldi çattı. Eee benim toto da tutuştu. Daha önce hiç gitmedim nasıl bi yer orda napıyolar... Aklıma bin türlü şey geliyo. Böyle filmlerde dizilerde gördüğümüz gibi her yerde sex yapılıp yiyişilen bi ortam mı? Bol içkili uyuşturucu maddeli bi ortam mı? Aklıma gelmeyen kalmadı resmen :D En kötüsü de ne giysem olayı yaaa.
     E akşam oldu. Böyle kendini belli etmeyen bi tişört klasik bi kot felan giyinip yollara düştüm. Taktım koluma da kankimi ver elini fuara( izmirli gayler yani bu partilere giden gayler iyi bilirler fuar element club olaylarını filan) Gittik bekliyoruz acaba bizimkiler ne zaman gelecek diye. Kankime soruyorum bende bu sırada tabi saf saf bu ortamlar nasıl olur diye. Kendisi ortamın tanınmış kaşarlarından birisi olduğu için :D Aldığım cevapsa beni hüsrana uğrattı. İşin içinde soyunma sex falan filan hiç yokmuş ortada hiç öyle beklediğim gibi şeyler olmuyomuş. Bende bi iki şey görürümde gözlerim bayram eder diye bekliyodum halbuki.
     Bekle bekle bi türlü gelmediler arıyorum cevap yok filan çok gıcık oldum bunlara. Geldiler geldiler sonunda ama parti başlamış bile olabilir diye koştur koştur gittik bulduk mekanı. Meğersemm erken gitmişiz. Bilen bilir Tolga Beyi... Bizi kapıda görünce öyle yasak olmasına rağmen aldı bizi içeri. Sıcak sıcak oturduk bekliyoz başlamasını partinin. Ama bu sırada çocuğu göz ucuyla kesiyorum acaba niyetimi hemen belli etsem mi diye? Dur ağırdan al yavaş yavaş diyorum bi yandan da. Parti başladı ve hafif hafif dans etmeye başladık.
     Hayatım da ilk defa pistte herkesin gözünün önünde dans ettim yaaa hala inanamıyorum kendime. Bunları yazarken acaba o gün ne içtim diye düşünüyorum da bi biradan kimse kendini kaybetmez. Her şey makara tabi bunların hepsini bi yana bırakırsak. O piste çocukla dans etmek için çıktım. Daha da doğrusu çocuğu kimseye kaptırmamak için. Bu konuda pek becerikli olamadım tabi. Çocuk benim de daha önceden tanıdığım hatta aynı okulda okuduğum çocuğun tekiyle dans etmeye başladı. Tabi dans ederken minik minik ve götümsü şekilde birbirlerini öpüyolar. Daha doğrusu diğer çocuk benimkini öpüyo. Eeeee benim yelkenler karadeniz de napayım geçtim masama vodkamı yudumluyom. Kaderime ağlıyom ahahah. İşte vakit geçiyo herkes dans ediyo ama ben öyle odun gibi duruyorum ortada. Bir sürü arkadaşlarım filan var hepsi geliyo dans etmek için piste çekiyo filan ama ben gitmiyorum. Hatta bi ara partiyi terketmeyi bile düşündüm.
   
Daha sonra bi ara gördüm bu benim ki bu defa başkasının kollarında dans ediyo. Tabi kafam da çoktan siktirlediğim için koymadı ilki kadar. Arada ilk çocuk geliyo bunu çekip dans ediyo arada ikincisi gelip onun kollarından kapıyo benimkini filan. Bu benimki iki çocuk arasında kaldı en son bi ona bi ona derken baktım resmen saldırıyolar çocuğu parçalayacaklar. Ellerinden gelse ortadan ikiye ayıracaklar. Bende ki de deli cesareti... Gittim çocukların yanına benimkini aldım diğerlerinin kollarından. Hala nasıl yaptım bunu bilmiyorum. Benim gibi utangaç birinin böyle şeyler yapması yok normal değil. Ben benlikten çıkıyorum ahahaah. Bi sürü kişi yaklaşıyo çocuğu benden almaya çalışıyolar ama nafile vermiyorum.
     İşte dans ediyoruz bi ara nasıl oldu bilmiyorum şak diye çocuğu öptüm. Benden beklemiyo tabi utangaç olduğumuda biliyo yaa böyle hafif bi şok yaşadı çocuk ne yapıyosun der gibi baktı bana.O an aklımdan geçen tek kelime şuydu SIÇTIMM. Sadecebi iki saniye sonra baktım çocuk benim dudaklarımda ahahah. O rahatlama hissi muhteşem bi şey ama yaaa. O saatten sonra bütün gece birlikte dans ettik arada yiyiştik filan :D Merak etmeyin yiyiştik derken çok ileriye gitmedik yani bi ara meme ucu emdiğimi filan hatırlıyorum ama o kadar yani........ :p (ve bunları herkesin içinde oluyooo) O.O

     Bitmedi tabiki de ama uykum geldi napayım :P

11 Mart 2014 Salı

Salak Gönlümün Salak Maceraları PART 1

     Tam her konuda rahatladım artık rahatım hayatım bi düzene girdi diyorum sonra her şey tepetaklak oluyo tekrar offf offf  L 
     Nerden nasıl başlarım bilmiyorum bile. Şöyle söyleyeyim artık kalbim acımıcak insanlarla sadece takılmalık arkadaş olucam diyorum ama bi bakıyorum benim ayran gönlüm kapılmıııış nerlere gitmiş. En son size eski sevgilimden ayrılışımdan falan bahsettim biliyosunuz. Ondan sonra hayatıma o kadar çok kişi girip çıktı ki ancak bunlardan ikisiyle ciddi düşünme seviyesine gelebildim. Bu yazımda ikincisinden bahsedicem ilkini sonraya bırakıyorum o çok fena zaten öyle bir kordon maceramız var ki dillere destan.
    Günlerden bir gün Hornet’te gezinirken bi mesaj geldi. Çocukla konuşuyoruz falan filan derken ikinci gün çocukla buluştum. Ama ne isteksizim görmeniz lazım bi mekanda otururken sınıf arkadaşlarımla(sınıftan iki kız arkadaşım) çocuk artık o kadar çok istedi ki tamam dedim mekanın ismini söyledim gel dedim. Geldi tabi. Aman gelmez olaydı zırıl zırıl resmen feminenlikten kırılıyo böyle. Bende çok feminenlerden hoşlanmıyorum hele makyaj yapanlarından hiiiç. Çocuğun gözünde mavi yeşil gölgeler mi dersiniz pudralar allıklar mı dersiniz her şey var. Ehh şimdi daha iyi anlıyorum foto meselelerini. İnsanlar kendilerinin en doğal fotolarını koysalar da aldanmasak biz de ama dimi. Bütün oturma boyunca ki bu 1 saati aşmamıştır ağzımdan tek kelime dahi çıkmadı tanışma merasiminden sonra sohbete dair. Allahtan arkadaşlarım vardı yanımda tabi onlar benim durumumu fark edince kendileri ayıp olmasın diye çocukla muhabbet etmeye başladılar (bi tanelerim benim.) Ehh benden elektriği alamayınca çocukta kendisini terk eden eski sevgilisinden bahsetmeye başladı. Ama benim içim nasıl bayılıyooo off yani. Arada da bi kankasından bahsedip duruyo yok kankim şöyle yok böyle falan tabi sezdim o an bu aynı zamanda kankisine filan aşık gibi bi şey (buna daha sonra tekrar geri dönücem).  Sonra kalktık ayrıldık filan ama ben çocukla bi daha asla buluşmayı filan düşünmüyorum öyle yani. Aradan 3-5 gün geçti. Okuldan bi arkadaşım var. Bi akşam beni bi şeyler içmek için Alsancağa davet etti(tabi asıl niyeti koli kesmek biliyorum) buna rağmen tamam dedim ve kalkıp Alsancağa gittim. Birlikte oturduk adam kesiyoruz resmen ahahhaha :D Otururken bana bi mesaj geldi. Bizim çocuk atmasın mı mesaj hem de şunu yazmış bana “ az önce önümden geçtin gittin beni görmedin” ee iyi yani ne diyeyim. Bu anlattıklarımı okul arkadaşıma da anlattım. Ben öyle anlatınca hemen bodoslama atlamaz mı çağır, bizi tanıştır belki ben severim diye. Hayır biliyorum o da sevmez ama kıllık olsun diye çocuğu çağırdım “ gel burda seninle tanışmak isteyen birisi var” diye. Çocuğun canına minnet kalktı geldi. Oturdular tanıştırdım ama ben ne yaşadıysam okul arkadaşım da aynısını yaşıyo çocuğun karşısında.
   
Tabi istemsiz gülüyorum tutamıyorum. Bunu gören arkadaşım da o an kalkıp beni orda çocukla yalnız bıraktı tabi. Çekti gitti. Çocukla yalnız kalınca muhabbet etme durumundayım tabi. Bi yandan zorlama bi muhabbeti ilerletirken bi yandan da okul arkadaşımın ağzına sıçma planları yapıyorum kafamda.  Zaman da az ilerleyine müsaade istedim kalkıyorum. Ama muhabbet içinde çocuğun arkadaşlarını ekerek geldiğini öğreniyorum ve ayıp olmasın diye çocuğu en azından arkadaşlarının yanına bırakmayı kabul ediyorum. Kalkıp gidiyoruz barlar sokağında bi bara giriyoruz bırakıp hemen çıkcam ama tabi ki de çıkamıyorum. İçerde çocuğun 3 arkadaşı var biri gay kankisi diğer ikisi de lezbiyen arkadaşları. Çocuğun kankisine bakıyorum içimden diyorum ki nerden tanıyorum ben bunu.  Eee durcak halim yok yaa birer biradan sonra kalkıyorum. Doğrucana lanet olasıca yurduma gelip giriyorum. İşte şu Hornet’ti şu Grindr’dı şu Planet Romeo’ydu derken buralarda devamlı gördüğüm bi çocuk vardı. Tekrar bu uygulamalarda gezerken fark ediyorum o daha önceden gördüğüm ama bi türlü o mesaj atacak cesareti bulamadığım çocuk, bizimkinin kankisiiiiii!!!!!!!
     O saatten sonra koydum kafaya tabi ben o çocuk OLACAK başka yolu yok :D


     Yoruldum yaaa ehehehehe devamı gelecekkinee bekleyin :p

22 Şubat 2014 Cumartesi

Bir Erkeğe İlk Açılmam ve Sınıf Arkadaşımın Beni Anlama Çabası

      Huh bu defa geçen hafta açıldığım bir arkadaşımdan bahsedicem. Durum şu ki okulumdan sınıfımdan bi arkadaşım. Daha önce çok arkadaşıma açıldım ama ilk defa bi erkeğe açıldım. 
      Sene başında okula geldiğimden beri aynı sınıftayız ve hep aynı arkadaş grubu içerisindeyiz. (Muhteşem yedili gibi bi şeyiz, ne yaparsak yapalım hep birlikteyiz üç erkek dört kız olarak) (bi dakka yaaa böyle yedili filan bahsedince aklıma pis yedili geldi :( ıyyyy iğreniyorum şu an bizim gruptan) 
      Ehh sonuç olarak gruptan Fatih'e açılmaya karar verdim. Ama daha öncesinden tabiri caizse operasyona başlamıştım. Sene başından beri yalnız kaldığımızda buna gaylerden filan bahsediyorum şöyleler böyleler diyerekten, şöyle arkadaşlarım var böyle arkadaşlarım var diyerek çocuğu konunun içine bayağı çekmiştim. Özellikle gezi parkında eşcinsellerin konumu itibariyle bu konulara sıcaktı zaten. İşte bu konularla arkadaşımı bir güzel yoğurduktan sonra aldım bunu yanıma, yanımıza bi de kız arkadaşlarımızdan birini aldım. Kaptım götürdüm Alsancağa güzel bi mekan bulmak umuduyla dolaşırken oturduk Leman Kültüre. Biralar geldi falan filan derken bi baktım konu kendiliğinden açılmış gidiyo, ama arkadaşım şunun derdinde
"benim bilmediğim ama herkesin bildiği şey ne?" Ki hakikaten grupta beni bilmeyen iki kişiden biri. Tabi ben söylicem söylicem söyleyemiyorum. Üç buçuk atmak denen bi şey var yaa o haldeyim işte. En son aldım karşıma dedim ki böyle böyle. İlk başta ödüm koptu kabullenmedi filan inanmak istemedi. Ama nasıl kötü hissediyorum bu böyle yapınca. Ehh işte benim de biraz böyle küçüldüğümü görünce oturduğum yerde. Dönüp bana "bu muydu yani?" dedi. Böyle en son ona söylediğim için kısa süreli bi çakmadan küslük bile yaşadık hatta. Sonuca gelecek olursak şu ara benimle erkek muhabbeti bile yapabiliyo. Bende ki rahatlığı  bende ki özgürlüğü düşünün artık okulda :D 
sevgiliymisiz gibi yapacağımızı duyduğumda böyle
bakakldım o.O
      Geçen gelip bana sizin bu izmir de ki mekanlardan bahset dedi. Nasıl yerlermiş merak etmiş. Bende tuttum kolundan Alsancağa gittik. Ama tam barların tarafına gidicez bu vazgeçti bu korkuyo ya bana sarkarlarsa diye. Garibim yaa oyy oyy :D O değilde tip olarakta fena değil hani bakılacak tip mi  evet bakılacak tip AHAHHAH :D En son tam geri döncez "gidelim ama sarkan olursa sevgiliymişiz gibi yapalım" dedi bana bende ki çenenin şaşkınlıktan nasıl yere kadar indiğini görmeniz lazımdı. Eh bende tamam dedim. Girdik barlara çıktık filan derken en son bizim Defne cafe bara oturduk. Canlı müzik olduğunu görünce es geçmeyelim dedik iyi de yapmışız çok güzel bi gece geçirdik orda müzikti ortamdı filan derken. Ama herkes bizim çocuğu kesiyo :D Bizimkinin bir kıvranışları var görmeniz lazım. O gece bayağı güldüm :D Ehh işte sonra club dans filan derken eve dönmemiz sabahı buldu yani :D Bizim çocukla bakalım daha ne maceralar yaşıcaz. 

20 Şubat 2014 Perşembe

Ali ile Ramazan


       


      Ali ile Ramazan, Perihan Mağden'in en güzel eserlerinden biri. Evet fazla klişe bi kitap ama her türlü okunması gereken bi kitap. İnsanı löp diye içine almayan ama okurken ağlatmadan da bırakmayan bi kitap. Kitabın içeriğinden bahsetmicem okuyacaklar için spoiler olmasın :p Ama şunu bilmelisiniz ki Ali ile Ramazan'ın aşkını konu alan bu eser sizi yaa hiç etkilemicek ya da sizi derinden sarsacak. Zaten öyle çok kalın da bi kitap değil 100 küsür sayfa bi şey. Tek gecelik işi var yani. 
Valla oyuncularda taş haa eheheh :D
     Ali ile Ramazan'ın sahneleneceğinden haberim vardı ama İstanbul'da olduğundan gidemicektim ve daha en başından silmiştim aklımdan bunu. Geçenlerde bi arkadaşım oyunun İzmir'de de oynanacağını söyledi. Tabi ben dünyayı deviriyorum mutluluktan izleyebilcem diye. Tabi nerde ne zaman bilet fiyat filan falan derken hooop gün geldi çattı. Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Haftası olması sebebiyle de daha bi coşkulu coşkulu izlemeye gittik kankimle. Ehh izledikte. Ama hiç beklediğim gibi değildi oyun. Kitap gibi olmasada tiyatral anlamda oyun da fazlaca klişeydi. Kitapta olmayan bazı ayrıntılar ve karakterler katılmış ve günümüze uyarlanmaya çalışılmış gibi... Aslında o konuda biraz kafam karıştı. İşin içinde gezi parkı filan vardı. Artık günümüzden mi bahsediliyodu yoksa günümüzden geçmişe mi bakılıyodu orda biraz kafam karıştı. Ama hakkını da yememek lazım süper olmasa da güzeldi. İşin içinde emek var ne de olsa.


Ehh arkadaşımın bilgisayarından kaçamak bu kadar yazabildim. Kendinize iyi bakın kuzular :*

16 Şubat 2014 Pazar

ÇIKIŞ


      Çooook hem de çok uzun bir zamanın ardından "Meraba."
      O kadar fazla doldum ki yazmadığım süre zarfında o kadar biriktim ki bir yerden sonra taşıyamaz oldum ve rahatlamak için de tekrar buraya döndüm. Nefes alırken bile zorlanır oldum yaşadıklarımdan sonra. Hepsini olmasa da bi çoğunu anlatırım zamanla zaten (tabi düzenli bi şekilde yazmayı sürdürebilirsem. ) 
      Öncelikle sevgilimden ayrıldım. Hem de ne ayrılma tam kendisine yakışır bi şekilde hayatımdan çıkıp gitti. İşin kötü yanıysa ilk aşkımdı. Daha önce bi çok ilişkim olmasına rağmen bu farklıydı bilirsiniz işte o işleri. Yaklaşık bir buçuk yıl sürmüştü ilişkimiz son üç aysa tamamen kopuk. İlk çatırtılar bi gece yarısı onun telefonunu elime almamla başladı. Telefonun kilidini açar açmaz karşıma Hornet çıkmıştı. Tabi o an bendeki yıkılışı görmeniz lazım. Koç burcuyum, bi güveni kaybedince tam kaybediyorum herşeyi kaybediyorum. Şimdi keşke o gece onu affetmesem de bana tekrar güven vermesini istemeseydim diyorum. Salaklık işte salak aşık misali bırakmadım (bırakamadım belkide.) Bi daha asla güvenemeyeceğimi bildiğim halde devam ettim. Sonuç olarak hata bendeydi. Yapılması gerekeni bildiğim halde yapmadım ve onun yapmasına izin verdim. Eee tabi günü geldiğinde karşıma geçti ve hiç olmayacak bi şekilde hayatımdan çıkıp gitti. Şahsımca daha önce ya hiç ayrılma evresi konuşulacak kadar ciddi bi ilişkisi olmamış ya da hayatından çıkan herkes kendisinin ağzına sıçıp çıkmış kii o da benim ağzıma sıçıp hayatımdan çıkıp gitti. Bi akşam geldi ve ortada hiç bi şey yokken bağırıp çağırmaya hakaretler savurmaya başladı, lanet olasıca huyum sebebiyle de bende sesimi çıkartmadan dinledim. Onun gibi sertçe patlayabilirdim ama yapmadım çünkü herşey aşırı mantıksızdı o an. Kalkıp arkadaşının evine gitti. Ben de arayıp barışmaya çalıştım o gece tabi salak gibi çünkü ilişkimizin bittiğine dair kesin bi şey dememişti. Tabi ki de barışma gibi bi şey olmadı. O gece +Barnabas Anjelique cim saolsun çok destek oldu bana. Ağlayıp zırlamalarıma omuz olduğu için ne kadar teşekkür etsem azdır. Ertesi gün eski sevgilimle aramızda bi telefon konuşması geçti o zaman herşeyin farkına varabildim ancak. Herşey çoktan bitmişte benim haberim yokmuş. Ne diyeyim o an ne konuştuğumu bile hatırlamıyorum. Kabullendim bende başka  ne yapabilirim ki. Ama onca şey yerine beni karşısına alıp ayrılmak istediğini güzel bi dille anlatabilirdi, yapmadı. Bütün bunların yanında gitmesinden ziyade giderken dedikleri parçaladı beni. Sadece bahaneler vardı. Fazlaca bahaneler, gerçek bi sebep hiç yoktu.
       Şimdi tekrar arkaya dönüp bakmanın bi anlamı yok. Eğer biraz daha devam etseydi ben bitirirdim. Çünkü ilk defa birisine karşı kaybettiğim güvenin ne kadar güçlü bi etken olduğunu farkettim. Güven bitince herşey bitiyo.
       Daha detaylı da anlatabilirdim bu kadar kısa değildi yani her şey ama hayatımdan çıkmışta olsa insanlar üzerine pek fazla yazıp üstünden oyun oynuyormuşum hissine girmek istemiyorum ve ayrıca onlarında özellerine girmek istemem. 
       Ben bu kötü şeyleri yaşarken hep yanımda olup bana destek olan arkadaşlarım +Barnabas Anjelique  ve öğütleriyle eksik kalmayan +Gay Panda cığıma çok teşekkür ederim ...